21 Şubat 2018 Çarşamba

SUSMAK KORKAKLIKTIR


  Her gün yepyeni bir gündemle uyanıyoruz..Bir gün yolsuzlukları,bir gün Ergenekon-Balyoz davalarını,bir gün Afrin'i,bir gün şehitlerimizi,bir gün 15 Temmuz'u bir gün,17-25 Aralık haftasını konuşuyoruz..Bulunduğumuz coğrafya itibariyle her gün farklı bir gündemle güne başlıyoruz..Ustaca yönlendirilen ülke gündemi,bizleri sersemletip,aptallaştırıyor.
  Günlük koşturma esnasında insanların tepki vermeye zamanı olmadan sürekli değişen gündem, suskun ve sessiz bir toplum yaratıyor..
Bugün geldiğimiz nokta,her konuda susmuş,hakkını aramayı bırakmış bir toplumdur..Unutmayalım ki hak verilmez alınır.Haksızlıklara tepki dahi vermeyen,hakkını aramayı bırakmış bir toplumda yaşıyoruz..
 Ülke sorunlarına hiçbir şekilde tepki vermeyen korkak bir toplum olduk.
 3 yaşındaki çocuk tecavüz edilerek öldürülüyor,toplum topyekûn ayağa kalkmak yerine,
topyekûn susup dizi izlemeye devam ediyor..
  Yolsuzluklara sustuk.Ordumuzun komuta kademesi komple değiştirildi, sustuk.Binlerce insan suçsuz yere hapis yatırıldı,sustuk.Kadın tecavüzüne ve cinayetine sustuk,çocuk tecavüzüne sustuk,çocuk yaşta evliliklere sustuk,fabrikalarımız satıldı,sustuk.Ağaçlarımız kesildi,zeytinlikler talan edildi,sustuk.Şeker,pamuk,tütün bitirildi,sustuk.Tarım bitirildi,sustuk.Dünyanın en pahalı benzinini susarak kullandık,kullanmaya da devam ediyoruz..
 Susmak hiçbir zaman çözüm olamamıştır..
 Demokrasilerin en büyük teminatı sivil toplumdur.
 Mahkemelerin adaleti sağlayamadığı yerde adalet toplum tarafından sağlanır..
 Toplumsal adaletsizliklere tepki verin. Elinizde hangi yöntem varsa onu kullanın,yeter ki susmayın,sessiz kalmayın. 
Bu vatan Türk vatanıdır.Türk vatanını Türk evlatları koruyacaktır..
 Türk evlatları adaletsizlikler ve haksızlıklar karşısında sessiz kalmayacaktır..

1 Şubat 2017 Çarşamba

HALK OYLAMASI(REFERANDUM) HAKKINDA

Ülkemiz rejim değişikliği anlamına gelen bir referandum oylamasına gidiyor.   
  Türk milletinin tüm bireyleri oylamaya katılmalı ve kararını vermelidir.
  Anayasa değişiklik metni oy kullanacak herkes tarafından okunup anlaşılmalı sorgulanmalı ve değerlendirilmelidir.
  Unutulmamalıdır ki partiler,liderler,siyasi görüşler değil;anayasa değişiklik metni oylanacaktır.
  Kişisel görüşüm;anayasa değişiklik metni kuvvetler ayrılığı ilkesini yok ederek yasama, yürütme,yargı kuvvetlerini doğrudan ve dolaylı olarak cumhurbaşkanına bağlamaktadır.İktidar partisi genel başkanı,cumhurbaşkanı,başkomutan devletin ve yürütmenin başı aynı kişi olup yasama,yürütme ve yargı organlarını da tek başına şekillendirebilecektir.Denetlenemeyen,sınırsız yetki sahibi fakat  hiçbir sorumluluğu olmayan bir cumhurbaşkanlığı tasarlanmıştır.
  
  Bu kadar yetkinin tek kişide toplanması ve devleti tek kişiye teslim etmek hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı,demokrasi,laiklik gibi çağdaş devlet kavramlarıyla hiçbir şekilde bağdaşmaz..
  Hukuki güvenlik yani hukuk devleti olmadığında temel hak ve özgürlüklerin de bir anlamı kalmayacaktır.
   Hukuk devleti yani hukuki güvenlik olmadığında sağlıklı bir ekonomi hayal dahi edilemez. 
    Ayrıca anayasanın ilk 3 maddesi ile çelişen saçma bir anayasa metni ortaya çıkacaktır.Saçma bir anayasa metninin ise uygulanamayacağı ve pratikte büyük sorunlara neden olacağı açıktır..

    
  Her zaman olduğu gibi Türk milleti en doğru kararı verecektir..Hayırlı olsun...
                                   



20 Temmuz 2016 Çarşamba

DARBE

Yıllarca siyasi iktidar tarafından açıkça desteklenen cemaat görünümlü terör örgütünün devletin tüm kademelerine sızdığını gördük.
  Allah ile aldatan,kökü dışarıda ve ipleri Amerika'nın elinde olan bu cemaat görünümlü terör örgütü,derin uykudaki siyasi iktidar sayesinde devletin tüm kademelerini ele geçirip,devleti istediği şekilde yönlendirmeye çalışmıştır.
 En son Türk ordusunun en üst kademelerine yükselerek devlet yönetimini ele geçirmeye çalışmışlardır.
 Amerikan himayesinde yaşayan Fettullah Gülen cezalandırılmadıkça fetö-pdy(Fettullah terör örgütü-paralel devlet yapılanması) terör örgütünün yok edilmesi imkansız gözükmektedir.
 Cemaat görünümlü bu terör örgütü yıllarca ülkemizi işgal etmiştir.Şu an ki siyasi iktidar sayesinde altın çağını yaşamıştır.
 Bu Fettullahçı teröristlerin ülkemize verdiği en büyük zarar basiretsiz,beceriksiz,ahlaksız ve hırsız kişileri devlet kadrolarına yerleştirmiş olmasıdır. 
 Yıllarca ÖSYM sınavlarındaki soruları çalarak Türk gençliğinin önünü tıkayan bu Amerikan himayesindeki hırsızlar acilen devlet kadrolarından temizlenmelidir.
 Ayrıca fetö/pdy terör örgütüne halkın gözü önünde açıkça yardım ve yataklık edenlerin ''Ne istediler de vermedik'' Diyenlerin de  yargı  önüne çıkarılması gerekmektedir.
 Dini kullanarak insanların beyinlerini yıkayan tüm cemaatler terör örgütü sayılmalı ve yok edilmelidir..
  Bilinmelidir ki darbe girişimi dolayısıyla mağduru oynayacak  kesimler madalyonun diğer yüzüdür.

8 Temmuz 2016 Cuma

SURİYELİLER

Ülkemiz  akp iktidarının başımıza bela ettiği Suriyeli mülteci sorunuyla uğraşmaktadır..Ülkeyi yöneten sahte diplomalı şahıs 3 milyon Suriyeli'ye vatandaşlık verileceğini açıkladı.Fakat bu şahıs vatandaşlık verilmesi kararı alırken kime sordu?Kime danıstı?3 milyon Suriyeli'ye neden vatandaşlık verilecek? Bu Suriyelilerin ülkemize olumlu bir katkıları var mıdır?Neden milyonlarca Türk vatandaşı vergileriyle 3 milyon Suriyeli'yi beslemek zorundadır? Gibi sorulara 
cevap vermekten uzaktı.
  Elbette 3 milyon Suriyeli'ye vatandaşlık verilmek istenmesinin sebebi yeni akp seçmeni yaratılmak istenmesidir..Kendisinin ve partisinin çıkarlarını düşünürken ülkesinin ve milyonlarca vatandaşın geleceğini riske etmekten çekinmeyen diplomasız pardon sahte diplomalı şahıs cehaletinin verdiği yetkiye dayanarak Suriyelileri Türk vatandaşı yapmak istemektedir..
  Türk vatandaşlığı hiç kimsenin tekelinde değildir.Türk vatandaşlığı Türkiye Cumhuriyeti kurulurken milyonlarca şehit verilerek kanla alınmıştır ve günümüzde hala şehit verilerek,gazi verilerek,kol,bacak ve kan verilerek devam ettirilmektedir.Ülkesini terkederek,vatanını satıp,savaştan kaçarak ülkemize sığınan bu kansızların ülkemizde hiçbir şekilde yeri yoktur.Vatanını satıp kaçan bir milletten  ülkemize hiçbir fayda gelmez.Kendi vatanını satan kansızlar bu ülkeye ancak zarar verirler..
 Kaldı ki ülkemize hiçbir denetime tabii tutulmadan kabul edilen Suriyelilerin çoğu potansiyel teröristtir.Bulundukları illerde çeteleşmeye  ve suç işlemeye başlamışlardır.Kısa zaman sonra içerideki veya dışarıdaki hainlerin kışkırtmaları ile yeni terör örgütleri kurmaları ve ülkemize büyük zararlar vermeleri kaçınılmazdır.
  Diplomasız pardon sahte diplomalı şahsın ülkemizin başına bela ettiği  Suriyeliler derhal sınır dışı edilmelidirler..

1 Mayıs 2016 Pazar

LAİKLİK

Tbmm başkanı sıfatını taşıyan,milli eğitimden ve ükemiz tarihinden ve Türk tarihinden zerre kadar nasiplenmemiş bir kişi anayasamızın temel ilkelerinden biri olan laiklik kavramına düşmanlığını ortaya koydu.
 Bu kişi laiklik kavramının anayasada olmaması gerektiğini belirterek başkanlığını yaptığı meclise,vatanımıza ve tarihimize ihanet etti.
 Söz konusu konuşma anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs kapsamında 
değerlendirilmelidir.
 Bilindiği gibi anayasanın ilk 3 maddesi değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez.
 Laiklik kavramına bizzat meclis başkanı tarafından bel altı vurulması,bu kişinin ve bu kişinin bir parçası olduğu siyasi hareketin cumhuriyet ve cumhuriyetin nitelikleri ile büyük sorunları olduğunu ortaya koymaktadır.
Nitekim cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan lüzumsuz kişi de meclis başkanının konuşmasını destekleyen bir açıklama yapmıştır.Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan ve devletin parasıyla kendine saray yaptıran kişi,devletin bütün dinlere eşit mesafede olmasını laiklik olarak değerlendirmiştir.Bu tanım eksik ve hatalı bir tanımdır.Devletin bütün dinlere eşit mesafede olması laiklik falan değildir.Laiklik din ve devlet işlerinin ayrıldıktan sonra devletin dinlere eşit mesafede durmasıdır.Yani devletin dini meseleleri kişilerin vicdanına bırakarak allah ile kul arasına girmemesidir.
 2003 yılından beri dini duyguları her şekilde kullanıp,sömüren,mezhepleri birbirine düşürmeye çalışan,alevi kardeşlerimize düşmanlık eden bir zihniyetin laiklik kavramına düşmanlık etmesi doğaldır.
Lakin burada esas mesele laiklik değildir.Esas mesele cumhuriyetin temel nitelikleridir.Çünkü cumhuriyetin temel niteliklerinin ana sebebi laikliktir.Laiklik olmadığında demokratik,sosyal bir hukuk devleti de olamayız.
 Mesele burada başlamaktadır;demokratik laik bir hukuk devleti olan cumhuriyet olmadığında söz konusu her şey Tayyipgillerin istediği şekilde olacaktır.Yani federasyon,saltanat, şeriat ve bu gafilin eş başkanı olmakla övündüğü Büyük Ortadoğu Projesi..Dolayısıyla Sevr ile yapılamayanlar gaflet,dalalet ve hıyanet içinde bulunan bu gafillerin ülkemize ve tarihimize ihaneti ile yapılmaya çalışılıyor.
 Laiklik, devletimizin ve milletimizin birlik bütünlük ve huzur içinde olmasının insan haklarının,kadın haklarının ve hukukun temelidir..
Laiklik ile sorunu olanların hepsi dümdüz vatan hainidir. 
 Maalesef ki memlekette bir tane yürekli savcı kalmamıştır..

10 Haziran 2015 Çarşamba

SEÇİM ANALİZİ:SEÇİM SONRASI SENARYOLAR


 Kesin olmayan sonuçlara göre partilerin milletvekil sayısı;

AK Parti: 258
CHP: 132
MHP: 80
HDP:80
Akp'nin tek başına hükümet kuramıyor olması ve Hdp'nin barajı geçerek 80 milletvekili çıkarması ile seçim sonrası çok farklı senaryoları ortaya çıkardı.Bu sonuçlara göre  çeşitli koalisyonlar,azınlık hükümetleri,erken seçim,ekonomik kriz gibi olasılıklar mevcuttur...

 Akp ile koalisyon yapacak bir parti göremiyorum.Şayet yolsuzluk olayları ile anılan bir parti ile koalisyona girecek partinin ciddi oy kaybına uğrayacağı açıktır.

 Öte yandan Hdp ile koalisyona girecek bir parti de göremiyorum... 

 HDP'nin pkk'ya açık desteği;hdp ile koalisyona girecek partilere ciddi oy kaybettirir.Bu sebeple Chp Mhp Hdp koalisyonu bana imkansız  gibi geliyor...

 Her türlü koalisyon zor olmakla birlikte bence imkansız...Hatta bir koalisyon yapıldığını düşünsek bile bunun uzun vadede sürdürülebilirliği çok zor görünüyor...
 Hdp'nin istediği anayasa değişikliklerinin Akp tarafından kabul edilmesi halinde Hdp'nin dışarıdan ve gizli desteği ile bir Akp Azınlık hükümeti kurulabilir.Fakat bu durumda ipler Hdp'nin elinde olur.Akp'nin buna izin vereceğini sanmıyorum...

 Bu sonuçlar ile bir hükümet kurulması zor görünüyor, bir azınlık hükümeti veya koalisyon hükümeti kurulsa bile sürdürülebilirliği kuşkulu görünüyor.

 Öte yandan 258 milletvekili olan Akp,güvenoyu alabilmesi için yeterli sayı olan 276 oy için,18-20 milletvekili  transfer etme yoluna gidebilir ve bu konuda başarılı da olabilir.Kanaatimce Akp için en mantıklı görünen yol budur...Aynı zamanda,bu sonuçlarla tek parti hükümetinin devam edebilmesinin tek yolu da budur...

 Tüm bu olasılıklar gerçekleşmez ise Cumhurbaşkanı 45 gün içinde hükümet kurulamaması veya güvenoyu alamaması hâlinde seçimlerin yenilenmesine karar verebilir...45 gün içinde hükümet kurulamaması zaten gergin olan piyasalarda kötüleşmeye yol açarak istikrar argümanı ile yeni seçimlerde  tek başına Akp hükümetine yol açabilir...

 Cumhurbaşkanı istifa ederek yeniden Akp'nin başına  da geçebilir...

 Öte yandan Abdullah Gül yeni bir parti kurarak Akp'de ayrışmalara neden olabilir...

 Yeni seçilmiş milletvekilleri kısa zamanda bir yeni seçimi göze alamayarak olumlu güvenoyu kullanmaya da karar verebilirler...

 Bu sonuçlarla her ihtimal mümkündür...

 Seçim sonuçları vatana millete hayırlı olsun...


19 Şubat 2015 Perşembe

KİN VE NEFRET İLE YÖNETİLMEK

 Ülkemiz maalesef kötü  yönetiliyor.Türkiye kişisel kin ve nefretle yönetilen bir ülke olmaya başladı.Yönetimden her gün medya aracılığı ile pompalanan bu kin ve nefret,vatandaş üzerinde olumsuz etki yapıyor.Sonuç olarak toplumda suç oranları arttı ve vahşet tüm ülkeyi etkileyerek büyümeye başladı.

 Siyasi iktidar yandaşlarına sürekli olarak bir hedef gösteriyor ve bu hedefi kin ve nefret bombardımanına tutuyor.Bu hedef önceleri Chp idi, sonra dış mihraklar,paralel yapı,stk'lar,üniversiteler,laik sistem,faiz lobisi,Yahudiler,geziciler,çapulcular,monşerler,
Merkez bankası vb. olarak devam etti.Halkın gazını alma ve iktidarı sorumluluktan kaçırma amacı ile gösterilen hedef,bir süre sonra etkisini kaybedince yeni bir düşman,yeni bir hedef ortaya çıkarılıyor.

 Türkiye büyük bir akıl tutulması yaşamaktadır.Milletin malını yağmalayarak çalmış hırsızlar,meydanlara çıkıp utanmadan,halkın karşısına çıkıp,vatan için çaldık diyebiliyorlar.Hırsızlığı da hizmet olarak gösterebiliyorlar.Aynı zamanda yargılanmıyorlar,üstüne saygı görüyorlar.

 Ülkemizde adalet duygusuna güven azalmıştır.Bunun sonucu olarak suç oranları artmaya devam etmektedir.Her geçen gün vahşet ve cinayet haberleri almaktayız.

 Toplum cinnet geçiriyor.Bu durum uzun sürerse Türkiye yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkabilir.Bunu açıkça gören siyasi iktidar iç güvenlik paketini çıkararak antidemokratik yollardan ve devlet şiddetiyle olası bir iç savaşı engellemek istiyor.

Çözüm bu değildir.

Sorun siyasi iktidarın  kendisidir.Çözüm adalet,hukuk demokrasi,hoşgörü,hak ve eşitliktir.