13 Eylül 2013 Cuma

TÜRK SİYASET STRATEJİLERİ

Arkadaşım, şimdilerde moda oldu .Her parti siyaset akademisi açıyor. Böyle akademi makademi bitirmeye gerek olmadığını düşündüğümden,Türkiye'de işe yarayan siyaset stratejilerini sizlerle paylaşmaya karar verdim. 3-5 ay akademiyle uğraşacağına, gel, ben sana 1 sayfa yazıda Türk siyasetinde öne çıkmanın inceliklerini anlatayım.

 1- Siyasi parti kurmak ve seçimlere girmek çok para ister. Sen sade bir vatandaşsan eğer bu kadar çok parayı zor bulursun.Hemen masonlara ya da cemaatlere yakın durup onlardan para desteği sağlamalısın.Kurulu bir siyasi partide siyaset yapacaksan, iyi derecede yalaka olman, şöhret veya paraya sahip olman gereklidir.

2- Bir siyasi parti kurduysan ve seçimlere girmeye karar verdiysen,öncelikle çok iyi bir yalancı olabilmen lazımdır.Türkiye'de şartlar her an değiştiğinden, seninde sürekli değişmen lazım.Örneğin, bir televizyon programında 'Başkanlık sisteminin gönlünde yattığını' söyleyip,yine aynı programda 'ben öyle birşey demedim' diyebilmelisin.Fırıldak gibi olmalısın.

3-Türk halkının acıma duygusu çok kuvvetlidir.O yüzden sürekli mağdur olmalısın.Sen doğmamışken yapılan darbenin bile sana karşı yapıldığını iddia etmelisin.Hatta senin baban bile doğmamışken olan olaylardan mağdur olabilmelisin.Mümkünse mağduriyetini edebi bir dille ifade etmelisin. Şiir falan okumalısın.

4-Her yerde gözyaşı dökebilmelisin.Sürekli ağlamalısın. Halkın mantığına değil, duygularına hükmetmen lazım.

5-Halkımızın %99'u müslüman olduğundan her cuma gazetecileri toplayıp, Cuma'ya gitmen gerekiyor.Halk namazında niyazında adamları sever.Mümkünse her hafta farklı bir camiye git.

6-Muhalefeti veya iktidarı eleştireceğine onların yaptıkları her işi şeytani olarak nitelendir.

7-Konuşmalarında  Kuran-ı Kerim'den ayetler oku.

8-Hakkında olumsuz iddialar varsa 'ispatlamayan şerefsizdir' de.İspatlarlarsa, şerefsizlikten kurtulurlar. Sana bişey olmaz,sen aynen devam edersin.Bu arada iddiada bulunanlar,ispat ile uğraştıklarından,sen gündemi değiştirip, parsayı toplarsın.

9-Bir şey biliyorsan 'Açıklayın, yoksa biz açıklarız' diye herkesi tehdit et. Bu stratejinin sebep ve amaçlarını bilmesem de işe yaradığına eminim. 

10-Çözemeyeceğin sorunlar varsa,onları görmezden gel. Yokmuş gibi yap.Örneğin;işsizlik,kadına şiddet,terör,yoksulluk,konut sorunu vb.  şeyleri görmezden gel.
  
 11- Çok sıkışırsan ,vatandaşa 'Artistlik yapma lan.Ananı da al git' diyeceksin. Bu strateji çok işe yaradı. Halk 'O da bizden biri, o da bizim gibi'diyerek bağrına basar.Efsane olursun.

12-Seçimlerin  öncesinde terör örgütleriyle anlaşıp seçim sürecinde manipülasyon yapılmamasını isteyeceksin. Terör örgütü bu isteğini dinlemezse , teröre ateş püsküreceksin.Sonra seçimler bittikten sonra terörle müzakere ve istişare edeceksin.

13-Arada sırada attan düşeceksin. Attan düşerseniz,mağdur olursunuz. Bu da seçimlerde işe yarar. Daha sonrasında atı suçlarsınız.Bunun şahsınıza yapılan bir komplo olduğunu söylersiniz.At konuşamayacağından, bu durum mağduriyetinize bir zafer havası katar.

14-Çılgın matematik hesapları yapacaksınız. Halk matematik dehanıza inanacak.Örneğin; 2009 yılındayız. 2 ile 9 u al ,29, 2+9=11, şimdi 29 ile 11'i  al,topla, etti mi 40. Demek ki 40. yılımızda iktidarız gibi.

15-Çok konuşacaksın ama aslında hiçbir şey söylemeyeceksin.Söylesen de kimse bir şey anlamayacak.Ne söylediğin o kadar da önemli değildir çünkü. Ama neyi söylememen gerektiği çok önemlidir.

16-Her açılışa atlayıp kurdelayı keseceksin kardeşim. Mahallede dükkan bile açılsa gidip o kurdelayı keseceksin. Çünkü halk 'Aha açılış yapıyor ,demek ki adam çalışmış' diyecek.

17-İçinden çıkamadığınız bir olay olursa 'enkaz devraldık' edebiyatına başvurun.

18-Futbola ,magazine,diziye ,şans oyunlarına yatırım yapacaksın.Halk bunlarla ilgilenirken, sen yasaları meclisten geçireceksin.

19-Konuşma yaparken,kızıp köpüreceksin, bağırıp çağıracaksın.O kadar bağıracaksın ki yüzün kıpkırmızı olacak,damarların dışarı fırlayacak. Böylece halk diyecek ki 'Ulen bu adam galiba haklı,valla bak çok samimi konuşuyor.' Oylar sana doğru akmaya başlayacaktır.

20-Seçimden önce meydanlarda, 'Kim ne veriyorsa ben iki katını veriyorum' diyerek vaatte sınır tanımayacaksın.Nasılsa iktidara gelince, vaatlerini unutacağından, ne vaat ettiğin önemsizdir.

   Bir siyaset akademisinin sonuna geldik .Tüm stratejiler denenmiş ve Türk siyasetinde büyük başarı sağlanmıştır.
  

11 Eylül 2013 Çarşamba

KADINA KARŞI ŞİDDET VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ




Son  zamanlarda toplumumuzda öne çıkan durumlardan biri kadın cinayetleri ve kadınlara karşı şiddet hareketlerinin yaygınlaşmasıdır.Ben bir erkek olarak kadınlara gösterilen şiddetten tiksiniyorum ve kadınları her türlü cinsel,fiziksel,sözlü şiddete maruz bırakanları ve toplumun asli birer bireyi olan kadınları koruyamayan devletimizi,hükümetimizi ,polisimizi meclisimizi,savcılarımızı ,bu şiddette pay sahibi olan herkesi nefretle kınıyorum.

  Bu konuda söze başlamadan önce şu bilinmelidir ki,kadınlar toplumun asli bir parçasıdır,toplumun en az %50 sini oluştururlar.kadınların yok sayıldığı bir toplum yarım bir toplumdur, güçsüz bir toplumdur.Kadınlar yaşı ve mesleği ne olursa olsun,narin ve güzel yaratılışlı zarafet sahibi insanlardır ve hiçbir erkeğin kadına şiddet göstermek gibi bir hakkı yoktur,olamaz.

 Aynı zamanda kadınlar toplumun lokomotifi ve önemli bir parçasıdır.çünkü yaratılışları gereği bu dünyaya çocuk getirmek görevi onlara verilmiştir.    Kadın erkek hepimiz bir kadının karnında büyüdük,hepimizin bir annesi var ve ilk eğitimlerimizi hep annelerimizden aldık.Çünkü kadın çocuğuna ilk eğitimini verir.Dolayısıyla gelecek nesilleri yetiştirir.Bu durumda  kadın toplumun gelişmesinde temel asli bir parçadır. Sağlıklı nesiller yetişmesi için sağlıklı,mutlu, eğitimli kadınlar gerekmektedir.
  
  Maalesef devletimiz ,hükümetimiz kadın cinayetlerine ve kadınlara gösterilen şiddete seyirci kalmışlardır.Hiçbir somut çözüm önerisi getirememişlerdir.Kadına şiddetin önlenmesine seyirci kalan siyasi iktidar, gelen tepkileri dindirmek amacıyla,6284 sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair bir kanun çıkarmıştır.

 Bu noktada kadına karşı şiddetin sebepleri ortadan kaldırılamamıştır.Kadına şiddetin çözümü yanlış yerlerde aranmıştır.Sonuçları yaratan sebepleri ortadan kaldıramazsanız hiçbir sorunu çözemezsiniz ki kadınlarımız bir çözüm bekliyor.Kadına karşı şiddetin sebepleri nelerdir? Bir kadın neden şiddet görür ve neden kendini koruyamaz?

 Kadına karşı şiddetin tamamen ekonomik sorunlara dayandığını düşünüyorum.Bir kadın düşünün. ailesi tarafından evlendirilmiş,ev hanımı,çalışmıyor,geçimi için kocasına muhtaç ,kocasından şiddet gördüğü için ondan ayrılsa belki ailesi geri kabul etmeyecek,belki iş bulup çalışamayacak,ayrı bir ev tutamayacak,geçimini sağlayamayacak,toplum tarafından dul damgası yapıştırılacak ve peşinde bir sürü serseri dolaşacak.Bu sebeplerden kadın şiddet görmesine rağmen çoğu zaman sesini çıkaramayacak,ayrılamayacak ve şiddete boyun eğmeye mahkum olacak.Ekonomik özgürlüğünü kazanan kadınlar şiddet görmeyecektir.Ekonomik özgürlüğünü kazanmış kadınlar şiddet görseler bile kendilerini koruyabileceklerdir.

Bilindiği gibi üst gelir gruplarında kadına karşı şiddet çok nadir görülmektedir.Çünkü kadın eğitimlidir. Geliri vardır,işi vardır. Şiddet gördüğünde evliliği bitirebilecek gücü vardır. Koruma tutabilecek gücü vardır.Hukuki ve psikolojik yardım alabilecek gücü vardır.Toplumumuzda şiddet gören kadınlar genel olarak ekonomik gücü olmayan,eğitimi olmayan kadınlardır.

  Kadına şiddet çok önemli, ivedilikle çözülmesi gereken ve çeşitli sac ayakları olan karmaşık ve toplumsal bir sorundur.Kadına şiddet toplumumuzun diğer sosyal sorunları ile ilintilidir. Kadına şiddet sorunu çözüldüğünde yani kadına şiddet en aza indirildiğinde,toplumumuzun diğer sosyal sorunları da kendiliğinden çözülecektir.Kadına şiddetin olmadığı bir toplumda  gelecek nesiller güvence altında olacak,ülkemiz ağır bir yükten kurtulacak,ülkemizin gelişimine önemli katkılar sağlanacaktır.Aşağıda kadına karşı şiddet sorununa dair bir takım çözüm önerilerimi ilginize sunacağım.

KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

  Silahlanmanın önlenmesi:Ülkemizde çok fazla kişide ateşli silahlar vardır.Bu silahlanmanın önüne geçilmesi gerekmektedir.Bu silahların çoğu ruhsatsızdır.Eğer silahlanmanın önüne geçemezsek bu durum toplumsal faciaya sebep olacaktır.Her cinnet geçiren ailesini arkadaşlarını öldürecektir.Gazetelere göz atarsanız bunun hiçte abartılı olmadığını göreceksiniz ki her gün gazetelerde bu tür haberleri okuyoruz.

    Gelir dağılımında adaletin sağlanması:2012 itibarıyla ülkemizde kişi başına düşen milli gelir 10.000 dolar civarındadır.2013 itibarıyla net asgari ücret 773 tl'dir.773x12=9276 tl eder.Kişi başına düşen 10.000 dolar kimin eline geçiyor? Herkes kazanıyor mu? Hayır.Bozuk vergi düzeni ,miras ,popüler kültür, vahşi kapitalizm,yetenek farkları gibi sebeplerden ötürü, birileri çok kazanıyor, birileri az kazanıyor. Kazanamayan kadın şiddet görüyor ve bu şiddete karşı kendini koruyamıyor.

     Bir futbolcu 300.000 dolarlık arabaya binerken vatandaş Ahmet,Mehmet,Ayşe, Fatma tabanvay kullanıyor.Otobüse,metroya  yetişeyim derken,kasaptan,bakkaldan manavdan kaçarken 100 metrede  dünya rekoru kırıyor.Maalesef bu rekorlar noter onayı olmadığı için geçersiz kalıyor.

  Evlilik programı sunucusu 400.000 tl kazanırken ,vatandaş Ayşe asgari ücretle çalışabilirse şükrediyor.

 Gelir adaletli dağıtılamazsa şiddet gören Ayşe, Fatma kendini nasıl koruyacaktır? Parası olanlar kendilerini nasıl koruyorlar?

 İşsizlik: Doğal işsizlik oranına çekilmelidir.Şiddet gören Ayşe ,Fatma iş bulup çalışabilmelidir .Kendi ayakları üzerinde durabilmelidir ki kocasına muhtaç olmasın, geçim sıkıntısı çekmesin,şiddet görmesin.

  Konut sorunu çözülmelidir: Şiddet gören Ayşe konut sorunu çözülmezse ne yapacak? Nereye gidecek? Nerede kalacaktır?Kadın konukevleri yalnızca geçici bir çözümdür.Ülkedeki konut sorunun çözülmesi gerekmektedir.

   Kadınlara siyasette yer verilmelidir: Ülkemizde kaç tane kadın siyasetçi var? Bakanlar kurulunda kaç tane kadın var? Bu kadınların hakkını kim savunacak?Kadınlar siyasi karar mekanizmasına katılabilmelidir.Bakanlar kurulunda daha fazla kadın yer alabilmelidir.TBMM'de daha fazla kadın yer alabilmelidir.

  Eğitim :Kız çocuklarının eğitimine gereken önem verilmelidir.Gerekiyorsa meslek eğitimi verilmelidir.Okullarda kadınların toplum açısından ne kadar önemli oldukları ders olarak okutulmalıdır.

   Hukuk: Ceza kanununda kadına karşı şiddetin cezaları ağırlaştırılmalıdır . Erken yaşta evlilik, aile onayı olsa bile,kesinlikle engellenmelidir.Taciz,tecavüz gibi suçlar hiçbir şekilde cezasız kalmamalıdır.Resmi nikahtan önce,imam nikahı kıyılması engellenmelidir.

   Sivil toplum örgütleri: Sivil toplum örgütlerinin kurulması teşvik edilmelidir.

   Aşiretler:Aşiretler ortadan kaldırılmalıdır ki,aşiret meclisi töre adı altında kadın öldürme kararı almasın.

  Kadına karşı şiddetin önlenmesi bir zihniyet değişimi ile olacaktır.Bu zihniyetin değişimini sağlamak ise eğitim,hukuk,siyaset,ekonomi gibi alanları yeniden yapılandırmakla olacaktır.

6 Eylül 2013 Cuma

SURİYE MACERALARI

Erdoğan ve Davutoğlu'nun Suriye maceraları tüm hızıyla devam ediyor.''Suriye rejimine karşı kurulacak her türlü koalisyona dahil olmaya hazırız'' diyen Erdoğan'ın böyle bir koalisyon kurulacak mı?Bu koalisyonun amacı ne olacak? gibi soruları soramadığı,  anlaşılıyor.Türkiye Suriye'ye karşı kurulacak her türlü koalisyona gözü kapalı girecekse eğer, bu ülkede neden meclis vardır?Neden seçimler yapılmaktadır?

 Başbakanımızın eski kardeşi Esad'ın kimyasal silah kullandığı iddia ediliyor.Esad'ın kimyasal silah kullanması için aklını kaybetmesi gerektiğini düşünüyorum.Çünkü Obama 21 Ağustos'ta yaptığı açıklamada Suriye'de kimyasal silah kullanılması halinde müdahale edeceklerini açıklamıştı.Kaldı ki Esad'ın kimyasal silah kullanıp kullanmadığını raporlamak amacıyla Suriye'ye giden BM denetçileri, Esad tarafından ülkeye kabul edilmişlerdir.(BM raporunun ABD tarafından manipüle edileceği açıktır.)
  Bir de şu var ki Suriye'de kimyasal silah kullanıldıysa eğer bu silahların kimler tarafından Suriye'ye gönderildiği de önem arz edecektir.

ABD'nin Suriye'ye operasyon yapması halinde bölge ülkelerinin de olaya dahil olması ve Suriye,İran, Çin,Rusya bloğu ile batı bloğunun karşı karşıya gelmesi muhtemel olacaktır.Batı bloğunda ise durumlar karmaşık. İngiltere parlamentosu kimyasal silah kullanıldığı kesinleşmeden Suriye'ye girmeyi reddetti. Almanya'da taraf olmayacağını açıkladı.İngiltere ve Almanya'nın dahi bu kadar çekingen kaldığı bir konuda sayın başbakanımızın eski kardeşine karşı savaşa girmeyi çok istemesi gerçekten düşündürücüdür.

   ABD'nin operasyonunun sınırlı olacağını defalarca vurgulayan Obama'nın açıklamalarına güven olmayacağını belirtmek istiyorum.ABD saldırısına İran Çin Rusya ve Suriye tarafından bir karşılık gelmesi halinde ABD maliyeti çok büyük olacak olan bir savaşa girmiş olur.Suriye konusunda başlangıçtan beri taraf olan Türkiye ise bu savaşa kendiliğinden dahil olmuş olur.Şu nokta çok iyi düşünülmelidir:İran ve Suriye ile komşuyuz.Komşularımızla girişeceğimiz bir savaş bizim açımızdan çok maliyetli olabilir.Sivil vatandaşlarımızın zarar görmesi söz konusu olabilir.Bölgede oluşacak bir savaş tehlikesi bile ekonomiyi alt üst edebilir.

  Suriye'ye yapılacak operasyon Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmayacaktır.Fantezi dünyalarında savaş kahramanı olma hayalleri kuran Davutoğlu ve Erdoğan,iyi düşünmelidirler.Dış politikamızın esası ''Yurtta sulh ,Cihanda sulh'' ilkesine dayanmaktadır ve Atatürk'ün dediği gibi millet hayatı tehdit edilmedikçe savaş bir cinayettir.

  Suriye'deki iç savaşın bitirilmesi için ciddi bir siyasi stratejiye ihtiyaç vardır.Her türlü askeri müdahale bölgede geri dönüşü olmayan gerginliklere yol açabilir.

  Ayrıca müslüman ülke Suriye'nin karşısına hristiyanlarla birlikte  çıkmak ne kadar mantıklıdır?Davutoğlu ve Erdoğan haçlı ordularının komutanlığını mı üstleneceklerdir?Mavi Marmara saldırısını gerçekleştiren İsrail ile aynı safta mı yer alacağız?Bunlar önemli ve stratejik sorulardır.Bu soruların sorulması gerekmektedir. Aksi takdirde bu sorular tarih tarafından sorulacaktır.

   Aynı zamanda Türkiye'nin bu çapta bir savaşa girmesi durumunda pkk bu durumdan faydalanma yoluna gidebilir.

 Çok duygusal olan,kızdığında eyy BM,eyyy Esad falan diyerek yeri göğü inleten başbakanımızın dış politikada şaka olmayacağını duygusal hareket edilemeyeceğini görmesi gerekmektedir.

   Sonuç olarak Suriye'de iç savaşı bitirmek yönünde,barış yönünde atılacak her diplomatik veya siyasi adım uluslararası toplum ve tüm taraflarca olumlu karşılanacaktır.Fakat iç savaşı bitirmek adına değil de bir takım çıkarlar uğruna iç savaşa taraf olacak her askeri müdahale tepki görecektir.