18 Haziran 2013 Salı

DURAN ADAM, DÜŞEN HÜKÜMET


 

    Çok duygusal bir yapısı olan ve bu nedenle kin, nefret ve sinirle hareket eden başbakan, asla bir devlet adamı olamayacağını, masum eylemlere şiddetle müdahale emri vermekle kanıtlamıştır.

 İstanbul'un merkezi Taksim'i rant alanı haline getirmeye çalışan AKP, eylemler karşısında haksız olduğunu anladığında, yalaka ve yavşak medyayı tehdit ile sindirmiş ve maaşlı emir kulları polis ve  amirlerini şiddete yönlendirmiştir.Olaylar sonunda ölen ve yaralanan bir çok vatandaşımız olmuştur.Polisin kullandığı aşırı şiddet ve orantısız güç tüm dünya tarafından kınanmıştır.

   Oysa ki duran adam örneğinde gördüğümüz gibi tüm eylemler pasif bir direnişi içermekteydi. Polisin şiddet kullanması son derece gereksizdi.Erdem gündüz isimli arkadaş eylemlerin sembolü haline gelmiş ve bir kahramana dönüşmüştür. Şahsen kendisini kutluyorum.

   AKP hükümeti Gezi parkı krizinin içeriğini ve sebeplerini anlayamamış olayların üstünü örtmeye çalışmıştır.Kriz çözülememiş ve hükümet tarafından anlaşılamamıştır.

    AKP'den korkan bazı yalaka haber kanalları Gezi parkı olaylarının devam ettiği sıralarda penguen belgeseli  yayınlamışlar ve alay konusu olmuşlardır.

  Kendisine yalakalık yapanları ''İşte gerçek Türkiye manzarası'' olarak nitelendiren ve eylemcileri çapulcu ve marjinal olarak gören başbakan,toplumun bir kısmını dışlamış ve yandaşları toplayıp miting yaparak halkı kutuplaşmaya itmiştir.

   Aynı zamanda eylemcileri ''camide bira içtiler'' sözleriyle eleştirmiş ve her zaman yaptığı gibi dini duyguları alenen aşağılamış ve halkı kin ve düşmanlığa sevk ederek ,suç işlemiştir.

    ''Ben sandıkta %50 oy aldım istediğimi yaparım,ne yapacağımı 3-5 çapulcuya mı soracağım?''Diyen başbakan, demokrasiden anladığının, kömür ve beyaz eşya dağıtıp oy toplamak,sonra da 4 sene kafasına göre takılmak olduğunu ortaya koymuştur.

   Gezi parkı sürecinde başbakan ve cumhurbaşkanı ters düşmüştür. AKP içinden de çatlak sesler çıkmaya başlamıştır.Çünkü yapılanların insanlıkla bir alakası yoktur.

   Gezi parkı olayları sanatçıların halkın ve tüm dünya kamuoyunun destek verdiği bir hareket olarak tarihe geçmiştir. 

   Gezi parkı milletin bağrından kopan ve çok çeşitli kesimlerin tepkilerini ortak bir noktada buluşturan eşsiz bir harekettir. Ne yazık ki hükümet Gezi parkı olaylarından ders çıkaramamış ve halkın verdiği mesajı alamayarak,meşruiyetini kaybetmiştir.

   Siyaset bilim açısından meşru seçimlerle gelmiş bir iktidarın gizli ajandası ortaya çıkmaya ve toplumun  yaşam biçimine müdahalesi başladıkça, meşruiyetini kaybetmesinin komik bir örneğini yaşıyoruz.
     Sonuç olarak 3-5 çapulcu AKP'yi iktidardan indirmeye yetmiştir.

4 Haziran 2013 Salı

KİM MARJİNAL ?

  Gezi parkı protestoları tüm yurda yayılıp şiddetlendikçe, hükümet ne yapacağını şaşırdı.  Başbakan alelacele Fas'a giderken başbakan vekili olduğunu iddia eden(Anayasa başbakana vekaleti düzenlememiştir.Türk siyasi literatüründe başbakana vekalet diye bir kavram yoktur.)Bülent arınç, topu polise attı,marjinal gruplara attı ve sonra da halktan özür diledi.

   Olayların başında göstericileri marjinal gruplar olarak niteleyen ve polise şiddetli müdahale emri veren hükümet ,daha sonra polisi sattı ve şiddete karışan polisler hakkında inceleme başlattıklarını açıkladı.

  Öncelikle hükümet marjinal gruplar derken neyi kastetmektedir? Marjinal gruplar kime,neye ve hangi zamana göre marjinaldir?Bu gruplar uzaydan gelmişlerdir de o yüzden mi marjinaldirler?Demokratik tepkisini koyan herkes marjinal midir?Marjinal gruplara biber gazı,portakal gazı ve gaz ve türevleri sıkıldığında bu marjinal grupların kimyasında ne gibi değişmeler olmaktadır?Bu. sorular insanların kafalarında bir soru işareti olarak durmaktadır.

  Esaslı sorun hükümetin çağdışı demokrasi anlayışıdır.Biz %50 oy aldık, artık istediğimizi yaparız, bize karşı çıkan herkes marjinaldir gibi düşüncelere sahip olan hükümetin demokrasi anlayışı Fransız ihtilalinde bile çağdışıydı.

   Oysaki günümüzde hakim olan çoğulcu demokrasi anlayışı, insan hakları ve ifade özgürlüğü gibi kurumlar hükümetin cehaletine oldukça büyük bir darbe indirmiş ve hükümete geri adım attırmıştır.Tayyip Fas'a gitmiş,jokeri  Bülent'i vekil tayin etmiş ve Bülent'e özür dilettirmiştir.

   Gezi parkında polisin eylemcilere şiddet kullanmasıyla tüm yurda yayılan protestolar özellikle İzmir, Ankara ve İstanbul'da yoğunlaşmış ve hemen her evde protestolar başlamıştır. İzmir'de akşam saatlerinde hemen her evin balkonunda insanlar tencereleri birbirine vurmakta ve ışıklarını yakıp söndürerek tepkilerini ortaya koymaktadırlar.Her noktadan hükümet istifa sloganları yükselmektedir.

   Şahsi düşüncem, başbakanın artık cumhurbaşkanı olma şansı kalmamıştır.

   Memur sendikaları grev kararları vermektedirler.Hükümete tepkiler, her kesimden ve artarak devam etmektedir.

   Meydanlardaki olaylar ise özellikle gençlerin ve sanatçıların hükümetin baskıcı yönetiminden sıkıldıklarını ve birikmiş tepkilerini ortaya koyduklarını göstermektedir.

   Olayların 1-2 ay devam etmesi halinde hükümet erken seçim veya istifa kararları almak zorunda kalabilir.

   Hükümet baskıcı ve yandaşları zengin eden rantçı tutumundan vazgeçmeli ve halka kulak vermelidir.

   Gezi parkındaki ağaçların katledilmesi bu ülkeye hiçbir şey kazandırmaz.Eylemcilerin polis şiddetine maruz kalması ise Türkiye'ye Arap Baharı yaşatır.

   Hükümetin bizzat başbakan aracılığıyla geri adım atması ve başbakanın halktan özür dilemesi olayları bitirecektir. Aksi takdirde bu halk, bu hükümeti sinek gibi ezer geçer.