20 Ağustos 2013 Salı

PATLAMIŞ VEYA HAŞLANMIŞ MISIR

   Mısır da darbe +katliam yaşanırken olayda söz konusu olan hiçbir aktör suçsuz değildir.Sisi askeri darbe yapmıştır.  Dış güçlerin desteğini almıştır. Sisi açıkça vatana ve halka ihanet etmiştir.

  Mursi demokratik bir seçimden sonra iktidara gelmiş, uluslarası iktisadi ve siyasi olayları okuyamamış müslüman kardeşlerin araç ve amaçlarına sıkı sıkıya bağlı kalmış, muhaliflerin endişelerini görmezden gelmiş ve baskıcı bir yönetim izleyip darbeye kucak açmıştır. Şimdilerde mağduru oynamaya çalışmaktadır.

  Elbette ki darbe hiçbir zaman haklı görülemez.Zaten Mısır'da askeri darbe yapanlar aynı zamanda katliam da yapmışlardır.Mısır demokrasi tecrübesinin olmamasının bedelini cahil siyasi ve askeri aktörlerin yanlışlarıyla ağır biçimde ödemektedir.Mursi illaki devrilmeliydi fakat siyasi yollardan, sandıkla devrilmeliydi. Askeri darbeyle değil. Şimdi askeri yönetim yeni bir anayasa yapıp demokratik seçimlere gitse bile Mursi veya Mursi'nin türevleri mağdur edebiyatı ile yine iktidara geleceklerdir ve belki bu yeni iktidarı da bir darbe veya darbe benzeri bir olay bekliyor olacaktır.

   Türk dış politikası Mısır'daki olaylar konusunda yanlış bir tavır almıştır. Demokratik yollardan iktidara gelip baskıcı bir yönetim sergileyen Mursi değil,demokrasi desteklenmeliydi.Davutoğlu veya Türk dış politikasını belirleyen hangi cahil kimselerse, Mursi eşittir demokrasi deyip illa Mursi'yi desteklemek yanlış bir politikadır.Mısır'da Mursi değil, demokrasi desteklenmelidir.Askeri yönetimin çekilmesi ve bir an önce demokratik seçimlere gidilmesi yönünde çalışılmalıdır.

    Mısır'da darbe engellenememiştir ve muhtemel ki dış politika yapıcılarımız Mısır'da gerçekleşen darbe sonucu bütün hesaplarını yeniden yapılandırmak zorunda kalmışlardır ama bu hesaplar hala yapılandırılamamıştır.Mısır'da darbe olacağı hesaplanamamış ve öngörülememiştir.Sonuç olarak Mısır- Türkiye ilişkileri büyük darbe almıştır.Askeri darbe elbette ki desteklenemez ve desteklenmemelidir fakat Mursi Mursi deyip askeri yönetim ile çelişmek ve  ilişkileri bitme noktasına getirmek dış politikanın ruhuna aykırıdır.Askeri yönetim ile iletişim kanalları açık tutulmalı ve askeri yönetimin yaptığı katliamlar diplomatik yaptırımlar yoluyla engellenmeye çalışılmalıdır.Askeri yönetim ile ilişkileri bitme noktasına getirmek akılcı değildir ve bulunduğumuz coğrafyada Türk devletini yalnızlaştırmaktadır.Gerçi sayın dışişleri bakanımız bu yalnızlığı değerli yalnızlık olarak değerlendirmiştir ki yalnızca bu değerlendirme bile dış politikada ne kadar cahil olunduğunun bir göstergesidir.Dış politikada hiçbir yalnızlık iyi değildir ve olamaz.Sayın dışişleri bakanımızın özgeçmişinde yazan profesör  ve Boğaziçi gibi kelimelerin hiçbir anlamı yoktur ve eğitimin ne kadar sığ olabileceğinin göstergesidir.   

 Türkiye dış politika da tarihinin en büyük hatalarını yapmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder